Rose en sonunda laptop'u boş bulmuş:
Bundan tam bir hafta ve iki gün önce bir perşembe günü İstanbul'a yola çıkmaya karar verdik. Pazar günü kuzenimin düğünü, perşembe de kına gecesi olduğu için İstanbul'da olmamız şarttı. Ucuz uçak biletlerini aile içindeki ufak bir iletişim sorunu nedeniyle kaçırdığımız için, araba ile gidecek, perşembe gecesi Burdur'da babaannemin evinde kalacak, cuma akşam Bursa'dan ablamı alacak ve cuma gecenin ilerleyen saatlerinde İstanbul'a varmış olacaktık. Düğünden sonra 14'üne kadar İstanbul'daki tatilimize devam edecek, sonrasında da Budapeşte-Viyana-Prag tatilimizin keyfini sürecektik. Temel olarak planımız buydu (hala da bu). Ben de bu cici Road-Trip macerasının kaydını size sunayım ve nerelerde mola vermek cici olur diye didim. Başlıyoruz!
Perşembe akşam bavullar ve işler tamam olduktan sonra arabamıza atlayıp Burdur'a geldik. Halam ve kuzenim de bize katılmıştı (bu kuzenim bana WoW alarak hayatımı aydınlatan kuzenim <3).>
- Ata Şiş-pide-kebap salonunda Burdur Şiş ve Beyaz Peynirli Pide yiyin! Yıllardır değişmez, yiyip yiyebileceğiniz en güzel şiş köfte ve peynirli pide oradadır.
- Göl kenarını ziyaret edin! Yaz sıcaklarının uğramadığı, sakin, sessiz bir mekan. Şiş kesmediyse oradaki restoranlarda rakı-balık da yapabilirsiniz.
Babannemin evindeki huzurlu bir geceden sonra (sanırım yol ve yayla havası çarpmıştı) ertesi sabah sakin bir kahvaltı yaptık. Tekrar yola koyulduk. Uzuuun uzuuun yol gittikten ve bir kaç benzincide mola verdikten sonra klasik uğrak yerimize ulaştık yemek molası için; Şato 79 . İnegölde bir nehir kenarında güzel bir yer. Ama Cuma diye alkol vermediler. Böyle et-tavuk mangal yeri pek hoş. Değişik doldurulmuş hayvanlar, cam kafeslerde civciv ve bıldırcınlar, uzakta çitlerin arasında da garip küçükbaş hayvanlar ve devekuşları var. Yemek molası vermek için cici bir yer anlayacağınız.
Yemek molasından sonra Bursa'ya geçtik. Ablam işten biraz geç çıkacağı için KentAVM de Starbucks'a oturdu. Çok geçmeden ablam geldi, deniz otobüsüne atladık, çok geçmeden İstanbul'daydık ve dayımlardaydık...
İstanbul macerası kısmısında çok ayrıntı vermek yerine maddeleyeceğim ;
- İstiklal Japon Kültür'de Bunka'ya gidin; Dragon roll, Unagi Ngiri, Somon Ngiri ve roll yiyin. Normalde yeşil çaylı profiterolü çok güzeldir ama son yediğimde beğenmedim. Sakin, sessiz, huzurlu ve de otantik bir ortam. Ordaki hatunla Japonca muhabbet edip eğleniyorduk xD
- Kızılkayalar'da ıslak hamburger yiyin. Ben seviyorum xD O bar senin bu bar benim yaptıktan sonra o hamburgeri yemezsem gece tam sayılmaz!
- Galata'da kule dibindeki lokantaların birinde arkadaşlarınızla meze-rakı yapın. Çok tatlı oluyor.
- İstiklal'de masanızın yanına yatan köpekleri sevin. Bizim sonradan Karabaş adını taktığımız eskort köpeğimiz gibi olabilir, teee Galata'dan İstiklalin başına kadar sizi koruyup kollamaya karar verebilirler! (Boyum kadar köpekti Karabaş'da. Canım ya :\).
- Galatasaray Lisesi'nin sokağından aşağı inip bi Robinson Crusoe'ya girin. Çizgiroman ve artbooklar çok güzel oradaki.
- Beşiktaş'daki Kabalcı'ya girip saatlerce ordaki kitap ve resim malzemeleri arasında yuvarlanmak isteyebilirsiniz.
Şimdilik bu kadar =) İyi kalın!